T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
2018/4622 E.
2018/4250 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesi niteliğinde araç tamirinden bakiye iş bedeli alacağının tahsili talebiyle yürütülen icra takibine itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı talebine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı yüklenici vekili; müvekkili şirketin … da … Otosan yetkili bayisi olduğunu, icra takibine konu yapılan fatura ve muavin defterinde marka ve özellikleri yazılı davalı tarafa ait … plakalı aracın … ilinde arıza yaptığını bu hususu müvekkil şirkete bildirerek aracın tamir ve bakımını istemiş bunun üzerine müvekkil şirket … iline çekici göndererek aracı bulunduğu yerden almış aracın bakım ve tamiri yapıldıktan sonra davalıya teslim edilmiş, müvekkil şirket ile davalı arasındaki bu ticari ilişki neticesinde davalının 4.745,00 TL ana para borcunun kaldığını bu sebeple borçlu aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2013/6100 Esas sayılı dosyası üzerinden borçlu aleyhine başlatmış oldukları icra takibinin borçlunun itirazı üzerine durdurulduğunu, borçlunun itirazının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, takibin devamı, itirazın iptâli ile alacağın tahsili ile takip konusu alacağın %20’den aşağı olmamak üzere lehlerine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı yüklenici vekili; davaya konu olan icra takibinde yetki itirazında bulunduklarını, davacının edimini hiç yerine getiremediğini ve kendisine tamir için bırakılan aracı tamir edemediğini, müvekkilini olarak soktuğunu davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince yasal süresi içerisinden temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık; davalının aracında yapılan tamiratın ayıplı olup olmadığı ve iş bedelinin davacı yükleniciye ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır. Mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan rapora göre davacı faturalarının davalı defterinde kayıtlı olduğu belirlendiğinden bahisle davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.
Alınan bilirkişi raporuna davalı vekili 29.02.2016 tarihli dilekçesi ile esaslı itirazlarda bulunmuş ve bu itirazlarına 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesi gereğince serbest muhasebeci mali müşavirden alınan uzman görüşünü dayanak olarak eklemiştir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesinde düzenlenen uzman görüşü, tarafların uyuşmazlığın aydınlanabilmesi, anlaşılabilmesi ve iddia ve savunmaların ispatı içen kendisinin belirlediği özel ve teknik bilirkişiden bir konuda bilgi alması olarak düzenlenmiş olup, uygulamada özel bilirkişi adı da verilmektedir. Taraflar kendi menfaatlerini koruyabilmek ve alınan bilirkişi raporundan tatmin olmamaları halinde olayın tam olarak aydınlanmasını sağlamak ve doğru ve adil kararın verilmesi için uzman görüşü alıp mahkemeye ibraz edebilecektir. Mahkeme özellikle özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda,tarafın sunduğu uzman görüşünün dava konusuyla ilgili olması halinde mutlaka dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. Bu anlamda alınan bilirkişi raporuna, taraflardan biri, uzman görüşüne dayanmak suretiyle itiraz etmiş ve ve bu itirazlar mahkeme tarafından hiç değerlendirmeye alınmamış ve itirazlar gerekçeli bir şekilde karşılanmamış ise uzman görüşüne dayanan tarafın 6100 sayılı HMK’nın 27. Anayasa’nın 36. ve … İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkını ihlal etmiş olabilecektir.
Dosyaya ibraz edilen uzman görüşünde bilirkişi raporu ile tespit edilen görüşlerinin aksine tespit ve görüşler ileri sürülmüş olup,bilirkişi raporu ile uzman görüşü ciddi şekilde çelişkiler içermektedir. Alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi yerine yetersiz ve esaslı itiraza uğrayan rapora dayanılarak uzman görüşü karada gerekçeli olarak değerlendirilip tartışılmadan karar verilmiş olması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan mahkemece teknik bilirkişi raporu alınmadan yapılan işin kapsam ve değeri belirlenmeden karar verilmesi de hatalı olmuştur.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun olarak seçilecek aralarında uzman makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişinin de bulunduğu bilirkişiler kurulu aracılığıyla gerektiğinde araç üzerinde inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi heyetinden mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınarak,yapılan tamiratın yerinde olup olmadığı, araçta dava dışı şirket tarafından sonradan yapılan tamiratın ilk tamiratla ilgisinin bulunup bulunmadığının belinlenmesi, taraf iddia ve savunmaları üzerinde durularak alınacak rapora itiraz edilmesi halinde bu itirazları karşılayacak ek rapor alınmak suretiyle oluşacak kanaate göre hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 05.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.