Yargıtay Bilirkişi Kararı

İnternet Ortamında Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etme Konusunda Yargıtay Kararı

T.C.

YARGITAY

12. CEZA DAİRESİ

E. 2014/15082

K. 2015/1624

T. 2.2.2015

DAVA : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanık …’in, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanık …’ün mahkumiyetlerine dair hükümler, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Sanıkların davaya konu edilen eylemleri ve dosya kapsamına nazaran, aralarında menfaat çatışması olmadığı değerlendirilen ve kovuşturma aşamasında kendilerini müdafii ile temsil ettirmeyen sanıklar adına, temyiz aşamasında, aynı vekaletnameye dayalı olarak tayin edilen müdafii tarafından temyiz yasa yoluna başvurulmuş olmasında, hukuka aykırılık bulunmadığı belirlenerek yapılan incelemede:

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiinin temel cezaların tayininde asgari hadden uzaklaşılmasına, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmamasına dair sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanıklar hakında düzenlenen 07.09.2011 tarihli iddianamedeki anlatıma ve mahkemenin kabulüne göre; bir firmada müşteri temsilcisi olarak çalışan mağdur …’in evlilik işlemleri için izne ayrıldığı dönemde, iş yeri lojistik bölümü müdürü olan sanık … ve aynı birimde çalışan sanık Mehmet’in, mağdura ait MSN adresine izinsizce giriş yapıp, burada kayıtlı olan mağdurun elektronik iletilerini ele geçirerek, bu elektronik iletileri, mağdurun işten çıkarılmasına gerekçe olarak kullandıkları olayda,

Sanıkların sübut bulan bilişim sistemindeki mağdura özel kısma girip, hakları olmadığı halde sistemde kalmaya devam etme eylemlerinin TCK’nın 243/1. maddesinde tanımlanan bilişim sistemine girme ve mağdura ait içeriği özel elektronik iletileri okuyup, tarafı olmadıkları haberleşme içeriklerini kaydetmeleri eylemlerinin TCK’nın 132/1. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarını oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanık …hakkında TCK’nın 136/1. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve sanık … hakkında TCK’nın 134/1. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,

Kabul ve uygulamaya göre de:

1-) Uzlaşma kapsamında olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ile ilgili olarak sanık … ve mağdur …’e uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmelerinin hukuki sonuçları anlatılıp, CMK’nın 254/1. maddesi uyarınca sanığın ve mağdurun bu yönde beyanları alındıktan sonra, sanık …’nın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi,

2-) Sanık …hakkında TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

SONUÇ: Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerle 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

T.C.

YARGITAY

12. CEZA DAİRESİ

E. 2014/12315

K. 2015/1153

T. 26.1.2015

DAVA : Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine dair hüküm, katılan vekili tarafından, tehdit ve hakaret suçlarından, sanığın mahkumiyetine dair hüküm, katılan vekili ve sanık temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : 1-) Hakaret ve tehdit suçlarından verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Anayasa Mahkemesi’nin 07.10.2009 gün ve 27369 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 Sayılı TCK’nın 50. ve 52. maddeleri ve 765 Sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2.000 TL’ye kadar (2000 TL dahil) adli para cezalarına dair mahkumiyet hükümleri 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı Kanun’un 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3.000 TL’ye kadar (3.000 TL dahil) para cezalarının 5320 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, 10/12/2013 tarihinde verilen 500 ve 1.500 TL. ‘den ibaret mahkumiyet hükmüne karşı suç niteliğine dair de herhangi bir temyiz istemi bulunmadığından, sanığın ve katılan vekilinin temyiz isteminin 1412 Sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,

2-)Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Sanıkla katılanın evli iken, çıkan anlaşmazlıklar sonucu aralarında görülen boşanma davası olduğu, dava devam ederken, sanığın, katılana ait facebook hesabına, katılanın şifresi ile girip, kendisi tarafından oluşturulan “…” isimli sahte facebook profilini, katılanın arkadaşları arasına kaydettiğinin iddia edildiği olayda,

Başkasına ait facebook hesabına girerek, arkadaş hanesine bir başka kişiyi ekleme eyleminin sübutu halinde, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu değil, TCK’nın 243.maddesinde düzenlene bilişim sistemine girme suçunu oluşturacağı, ancak, dosya kapsamından katılanın soyut iddiası ve tarafların müşterek çocukları tanık ….’in görgüye dayalı olmayan beyanı dışında, sanığın katılanın facebook hesabına girdiğine yönelik maddi delil bulunmaması karşısında, sanığın atılı suçtan cezalandırılması için, suçun tereddüte yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesi gerekeceği, oluş şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddiaların sanıkların aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, bu açıklamalara göre sanığın beraatine karar verilmesinde dosya kapsamı itibarıyla bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla,

SONUÇ: Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun, sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, sübuta ve beraat hükmüne dair yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraate dair hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Sohbeti Başlat
talebinizi iletebilirsiniz
merhaba, nasıl yardımcı olabilirim?